Sınavın zorlaşması ile akademik kadro artışı arasında neden bir korelasyon yada nedensellik bağı olsun ki? Son derece dayanaksız bir beklenti.Fakat sınavın zorlaşmasını gerektiğini savunan arkadaşın gayet makul ve haklı gerekçeleri olabilir,tercüman olma amacıyla:
Mesela,iki öğrenci modeli düşünelim ama öyle "kuramsal" modeller değil herşeyiyle kanlı canlı yani yaşayan varlıklar olarak 1.öğrenci, boğaziçi,odtü gibi köklü, ingilizce eğitim veren bir üniversiteden mezun olmuş olsun;2.öğrenci ise açıköğretim fakültesi(AÖF) mezunu bir öğrenci .Şimdi bu iki aday aynı bölüm mezunu olsunlar,(örgün ve yaygın eğitimde onlarca ortak bölüm var )velev ki
fen-edebiyat fakültesinden herhangi bir bölüm,diyelim ki tarih bölümü.
1.öğrencinin aldığı tüm derslerin kitapları ingilizcedir,yazılı sınavlara girdiğinde kendini bu dille gene yazılı olarak ifade etmekte,ayrıca ödev,proje yada sunum hazırlamakta ve tüm bunların sonucunda güç bela elde ettiği diploma notu 4'lük sistemde 2,00-3,00 aralığındadır.40 yada 50 kişilik bölümde,bölüm birincisinin ancak 3,5 ortalama ile mezun olduğu;3,00'ı geçenlerin sayısının ikin elin parmaklarını geç(e)mediği düşünülürse tablo bir yönüyle gayet vahimdir.
2.öğrenci öss yada lys sonucunda ham puanla yerleştiği AÖF Tarih bölümünde,yaygın eğitime tabi olduğundan zaten derslere gitmemektedir;ödev,proje,sunum türünden ölçümlerin adı dahi telaffuz edilmemektedir.Yılda 3-4 kez, 20 soruluk test sınavlarıyla sınanmaktadır,Ösym sınavlarının aksine bu sınavlarda yanlış doğruyu götürmemekte yada götürmeye tenezzül dahi etmemektedir
Açıkçası,sınava katılan öğrenciler ilgili ders kitabını okumak yerine daha önceki yıllarda çıkmış soruları ezberlemektedir çünkü soruların yarıdan çoğu birebir çıkmış sorulardır.Ösym gibi geniş bir soru hazırlama ekibi olmadığından her yıl sınav sorusu diye aynı yemek ısıtılıp durmaktadır.Zaten binlerce kontenjana sahip tarih bölümünde onlarca insan 4,00 ve yüzlerce insan 3,00 üstünde ortalamayla mezun olmaktadır.(Sayılar abartılı değil bizzat başka başvurulardan kontrol edilebilir)
Eskiden ÖSS ile yerleştirmelerde Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı türünden bir uygulama maalesef ÖYP'de uygulanmamaktadır.Diğer deyişle,örnekteki iki öğrenci YÖK'ün 4'luk çevrim tablosuna mecbur kılınmakta,1.öğrenci diploma notunun karşılığı olarak 65 puan alırken,AÖF mezunu "genius" öğrenci 95 ve üstü puan almaktadır.
Kasım 2014'te göreve gelişinden bir ay sonra(25.12.2014) muazzam "ileri görüşlülükle(!)" ÖYP mevzuatında eski sisteme dönüş yapan Y.Saraç sayesinde diploma notunun oranı tekrar %35'e çıkarıldı.
Şimdi toparlarsam,tüm bunların ışığında şayet bu iki öğrenci Öyp'ye başvurursa;
1.öğrenci 65'in karşılığı olarak 22,75 öyp puanı
2.öğrenci 95'in "karşılığı(!)" olarak 33.25 öyp puanı almakta.
Hal böyle olunca,aradaki en az 11 puanlık net fark, ancak ales'ten en az 95 ve üstü puan almakla kapatılabilir.
Eğer Ales de görece kolay ve seçicilikten uzak yapılırsa,gayretkeş fakat bahtsız 1.öğrencinin yapabileceği tek şey Öyp den vazgeçmektir.
Hal böyleyken,çarpıklıklar gırla gitmekteyken, mesela Cari Usul Alımlarda AÖF mezunlarına dış kapı işaret edilirken yani mülakata dahi alınmazken,
sırf biri "Ales daha da zorlaştırılmalı dedi diye
"Esasen bu düşüncelere sahip olanların akademisyen olmaması dileğiyle" demenin
nezaketsizliği bir tarafa
ne denli laf-ı güzaf olduğu aşikar.