Arkadaşlar bu konu hakkındaki genel olarak bildiklerimi ve düşüncelerimi ben de paylaşayım, biraz uzun bir yazı oldu ama belki karar aşamasında yardımcı olur. Negatif ve pozitif yönler olarak ayırıp anlatmaya çalıştım. Benim tespit edebildiğim kadarıyla:
-Negatif Yönleri:
1-) Arkadaşlar öncelikle verilecek para maaş değil "resmi burs". Bu da yerine göre değişmekle beraber aylık 1000 euro, 1200 dolar, 1000 pound gibi bir fiyat. Bu paranın yeterliliğini hesaplarken (annem gibi
) "aaa iyi 1000 euro 2500 lira eder, sen 750 falan harcarsın, üstünü biriktirir araba falan alırsın.."gibi hayallere kapılmayın çünkü oranın 1000 euro'su buranın 1000 lirası gibi. Yani demek istediğim şey bu paranın size normal geçim için anca yeteceği.
2-) Bir yere girerim çalışırım, ordan 1000 euro, öbür yandan 1000 euro eder 2000 euro gibi düşünüyor olabilirsiniz. Ancak size verilen para "resmi burs" olsa bile yurtdışındaki herhangi bir kazancınızı bildirmek zorunda olduğunuzu, bunun da size verilen paradan düşüleceğini bilmelisiniz. Yok ben kayıtdışı çalışırım veya girer üniversitede vs. çalışır ama ülkeme bildirmem derseniz o sizin alacağınız risk. (ki inş. gidersek çoğumuz muhtemelen bu yola başvuracağız)
3-) Bazı hayaller bir müddet ertelenmek zorunda kalacaktır. Örneğin evlilik gibi. Çalışan birini bulurum biraz o kazanır biraz ben geçinir gideriz işte derseniz o sizin tercihiniz ancak devletin (TR) hiçbir şekilde evli çift, çoluk-çocuk yardımı vs. yapmadığını bilin. Mala mülke lükse düşkünseniz bu noktada da sıkıntı yaşayabilirsiniz. Sizi tahminimce kötü yönde en çok etkileyecek unsur arkadaşlarınızın işe-güce girip evlilik yapıp hayatlarını bi düzene koyduklarında sizin bursla hala okumak zorunda olmanız olacaktır. Bunu gitmeden önce göze almanız gerekecek.
4-) Gittiğiniz yere uyum sağlama noktasında sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bunu her türlü göze almanız gerekecek. Ya yaşadığınız ilk sıkıntıda bırakıp döneceksiniz (hazır yolun başındayken) ya da o iş orda ta-mam-la-na-cak!. Gittiniz, 2 sene geçti, baktınız olmuyor, bir türlü bitmiyor, çok bunaldınız, "iyi dönerim bırakırım" demeniz sizi maddi açıdan ciddi sıkıntıya sokabilir. (devlet haliyle ödediği dil kursu ücretleri + aldığınız yurtdışı burs ücretlerini toplayıp sizden faiziyle talep edecektir.)
5-) Daha önce gidenlerin anlattıklarından anladığım kadarıyla para ödeme noktasında bazı sıkıntılar yaşanabiliyor. Maaş gibi ayın 15i gelince trink yatar param diye düşünmeyin. Bazen 1-2 ay o para gelmediğinde nerden sağlayacağınızı önceden hesap etmek gerekecek. Tavsiyem bu iş olursa, maddi imkan ölçüsünde 3000-5000 dolar/euro vs. koyabiliyorsanız bir köşeye koymanız. Ayrıca ek bir işte çalışmak da bu zor zamanlarda yardımcı olur.
6-) Gelelim Türkiyeye dönüşüne. Bu kısımda üniversite kadrosundan gidenler nispeten daha rahat. Nereye nasıl gireceği belli. Hemen yar. doç. olarak başlayamayabilirsiniz. Malum bu işler kadro işi. Özellikle büyük yerlerde 1-2 belki 3 sene ar.gör olarak çalışıp kadro bekleme durumunuz olabilir. Ayrıca yanlış anlamadıysam dönünce sigorta işinde de bazı sıkıntılar yaşanıyor. Aldığınız para ücret değil de resmi burs olunca sigortanın yatmaması ile ilgili bir mevzu sanırım. Özellikle evli-çocuklu falansanız daha ciddi sıkıntılar ortaya çıkabilir.
7-) Bakanlık burslusu olarak gidenlerinse dönüşte hemen uzman yard. olarak başlaması bir hayal. Bakanlık senin için kadrom yok diyor ancak 3 ay içinde istihdam etmezse zorunlu hizmet kalkacağı için sizi personel kadrosuna atıyor. Güzelim yurtdışlarında senelerce dirsek çürütüp bakanlıkta zorunlu şekilde sıradan bir personel olarak çalışabilirsiniz.
Ülkeye dönüşte üniversitenin sizi kadroya alma zorunluluğu var mı onu da bilmiyorum. Diyelim ki döndüğünüzde üniversiteniz senin için kadrom yok, zaten senin gitmeni ben istemedim seni Bakanlık gönderdi derse ve 3 ay içinde işe almayıp zorunlu hizmetini kaldırırsa nolur, onu ben de bilmiyorum. Bu ek iş imkanınıza göre pozitif bir yön de sayılabilir, neticede piyasa yabancı dili çok iyi adamı değerlendirmek isteyecektir. Ama yaş gelmiş 28-29 yeni işe mi atılacaz derseniz bu ihtimali de negatif unsurlar arasında değerlendirebilirsiniz.
9-) NOT: Bu kısmı tamamen kendi endişelerimle yazıyorum, bir yönetmelikten veya yaşanmışlıktan vs. değil. Şimdi malumunuz alacağımız burs için senet imzalayacağız. (inş. işler yolunda giderse tabi) Üstelik kefil göstereceğiz. Ancak bunun karşısında devletin bizim için imzaladığı vs. bir senet var mı? Yani yarın bir gün hükümet değişse, bakanlığın kafasına öyle esse ( ki burası TÜRKİYE), yurtdışı bursları için MEB dönüşüm yapsa (dikkat kapatma değil, dönüşüm) gidenler ortada Allaha emanet mi kalacak? Bunun için bir güvence var mıdır bilmiyorum. (Örneğin devletin bizim için ödeyeceği parayı bir banka hesabına depolaması ve bize ödemenin ordan yapılması gibi) Yoksa biraz esnaf ağzıyla "Biz her zaman burdayız abla, sorun olursa getirirsin" gibi bir durum mu var? Bunu bir bilen arkadaş bana da cevaplarsa sevinirim.
10-) YOK ARTIK. 9 TANE NEYİNE YETMEDİ DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM. PEKİ. BU KISIM İÇİN BENİM AKLIMA GELENLER BU KADAR ZATEN.
-Pozitif Yönleri:
1-) Yabancı dil ve ülke tecrübesi
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim arkadaşlar
EK NOT: Arkadaşlar pozitif yönleri biraz kısa oldu ama bir söz var ya hani: "bazen hayatta yaptığınız 1 yanlış tüm doğrularınızı götürür" diye. Bunun zıddı da burda geçerli gibi sanki. evet 1 pozitif yön bile olsa yukarda sayılan tüm negatifliklerin üstünü örtebilecek bir yön. Özellikle akademisyenlik düşünen arkadaşlar için: yabancı diliniz ve buna bağlı olarak evrensel mevzulara hakimiyetiniz yoksa yalnızca ünvanınız akademisyen olarak kalır. Bu iş ne öyle dil kurslarında ne de 15 tatilde 2 haftalık ziyaretlerde öğrenilir. Bu iş "yerinde" öğrenilir. alesten 80-90 üstü, yds'den 65'i geçmek akademisyenlik değildir. Tercümanda 2 yabancı makale çevirttirip, üstüne piyasadan 8-10 tane de yerli eserden "yararlanarak" akademisyenlik yapılmaz. 4 tane makale yayınlatır, 2 tane tez yazarım. doç. olur mis gibi işime bakarım diyerek de yapılmaz bu iş. Biraz mükemmelliyetçilik, biraz tutku, biraz azim ve biraz da bilgi çerezlerinin karışımıdır akademisyenlik. Kendime de söylüyorum bu lafı: ya en iyisini yapacaksın bir işin, tüm sınırları zorlayacak ya da yapmayacaksın. Ortalaması mı? CIK.
EK NOT-2: Üst kısım biraz iç dökme oldu, kusura bakmayın. Ben de biraz dolmuşum demek ki. Herşey gönlünüzce ve gönlümüzce olsun.
Kapanış duası: "Allahım, hakkımızda hayırlı olanı gönlümüze razı eyle, gönlümüzde olanıysa hakkımızda hayırlı eyle." AMİN.