İngilizce için Basit Dialoglar...

Fırat

Araştırma Görevlisi
SeLamLaşmaLar

Hi = Selam
Hello = Merhaba
Howdy = Merhaba
Hey = Hey
Yo = Selam

Hatır Sorma

How Are you? = NasılSın?
How's it going?= Nasıl Gidiyor?
How is everything?= Ne var ne yok?
How've you been?= Ne alemdesin?
What's up?=Ne oluyor?
What's new?= Ne haber?
What have you been up to?= Neler yapıyorsun?
How you been?=Vaziyetler Nasıl?
How's tricks?=Vaziyetler Nasıl?

Günün Belirli Vakitlerinde Selamlar

Good Morning= Günaydın
Morning= Günaydın
How are you this bright morning?=Bu sabah nasılsın?
Good Afternoon= Tünaydın
Good evening?= iyi Akşamlar
Evening = iyi Akşamlar

Uzun Zaman Görülmeyen Birinin Selamlama

I haven't seen you in years = Yıllardır seni görmüyorum
Long time no see=Uzun zamandır görüşemiyoruz
I Haven't seen you in an age = Coktandır seni görmüyorum
I Haven't Seen you in a month of Sundays= Uzun zamandir seni göremiyorum

Biriyle Karşılaşınca şaşkınlık Belirtme

What a surprise to meet you here=Seni burada görmek ne süpriz
Fancy Meeting you here = Seni burda görecegime dünyada inanmazdım
Imagine meeting you here= Seni burda görmek hayalimden gecmezdi
What are you doing in this neck of the woods?=Senin bu semtte ne işin var?
What have you been up to?= Ne haltlar karıştırıyorsun
Shouldn't you be in Scholl?=Okulda olman gerekmezmi?
Shouldn't you be in work?= işte olman gerekmezmi?
You been keeping cool?= iyi misin?


Birini Selamladıktan sonra
-After you have greeted someone

We Seem to keep running into each other=Galiba çok sık karşılaşıyoruz
Haven't we met before?=dAha önce tanışmamış mıydık?
We have to stop meeting like this= Bu şekilde buluşmaktan vazgecmeliyiz
Didn't we meet at that party last week?=Geçen hafta partide tanışmamış mıydık?
I'm sorry;I've forgetten you name= Özür dilerim.İsminizi unuttum
I've been meaning to call you= Seni aramayı düşünüyordum

Sağlık ve Mutluluğunu belirtme- Expressing your state of health and happiness

Fine=iyiyim
I'm Cool=canavar gibiyim
Keeping cool=bomba gibiyim
Fine and dandy= turp gibiyim
Great=cok iyiyim
Couldn't be better=bundan daha iyi olamam
Happy as a clam=Çok mutluyum
Okay=Fena degil
I have nothing to complain about=Allaha Şükür bir yaramazlık yok


Nasıl Olduğunu Söyleme
-Olumlu-Telling how you have been doing positive

Keeping busy= Meşgulum
Keeping myself busy= Ugraşiyoruz işte
Keeping out of trouble=Bir sıkıntım yok
Been up to no good=Bir yaramazlık yok
Been keeping my nose clean=Derdim tasam yok

Nasıl Oldugunu Söyleme-Nötr
Getting by= Geçinip gidiyoruz
Fair to middling= Orta şeker
So-So= Şöyle böyle
Plugging along=Uğraşıyoruz
Could be worse=bunada şükür
(Just)Muddling through=Sürünüyoruz
Same as always= Hep Aynı
Same as usual=Her zamanki gibi

Nasıl Oldugunu Söyleme Olumsuz
Not Good= iyi değilim
Not too good=Pek iyi degilim
None too good= hic iyi degilim
Kind of crummmy=Keyifsiz gibiyim
I've been under the weather=rahatsızım

Meşgül Olduğunu Belirtme

I'm busy=Meşgülüm
I'm swamped=işim başımdan aşkın
I don't have time to tnihk = kafamı kaşıcak vaktim yok
I don't have time to breathe= Nefes alıcak vaktim yok


Bir Arkadaşı Bir şey icmeye davet etme
- Inviting A friend for a drink or coffe

Do you have time for coffee?=Kahve İçmek için vaktin var mı?
How about a cup of coffe?=Bir Fincan kahveye Ne dersin?
Let's go get coffe.Do you have any time?=Gidip Kahve içilim.Vaktin var mı?
Let's go for a beer=Hadi bira içelim
Let's go for a drink=Hadi bir şeyler içelim.

Tanıştırmalar=INTRODUCTIONS

I'd Like you to meet my friend Turkp0wer=Arkadaşım Turkp0wer ile tanışmanı istiyorum
This is my friend Turkp0wer=Bu Arkadaşım Turkp0wer
Turkp0wer have you met semih=Turkp0wer, Semih ile tanıştın mı?
Turkp0wer do you know semih?=Turkp0wer Semih'i tanıyor musun?
Do you two know each other?=Siz ikiniz birbirinizi tanıyor musunuz?
Have you met?=Tanıştınız mı?
Have you two been introduced?=Sizi tanıştırdılar mı?
Turkp0wer,Semih is the guy I was telling you abount=Turp0wer,Semih sana sözünü ettiğim kişi
You two have a lot in common=İkinizin çok ortak yanları var

Birisiyle Tanıştırılınca

Nice to meet you=Tanıştıgımıza Sevindim
How nice to meet you=Sizinle tanışmak ne kadar sevindirici
What a pleasure to meet you=Sizinle tanışmak büyük zevk
I'm happy to meet you=Tanıştıgımıza Memnun oldum
Charmed = Memnun oldum

Birisiyle Tanıştırıldıktan Sonra

I've heard so much about you=Sizin hakkınızda cok şey duydum
So we finally meet face-to-face=Demek en sonunda yüz yüze tanıştık

Seyahat

=>Uçak

Do I have to change planes? =Aktarma yapmam gerekecek mi?
Is it direct? =Direk uçuş mu?
How many items of carry-on luggage are permitted? =Yanıma ne kadar el bagajı alabilirim?
How much luggage can I carry on? =Ne kadar bagaj alabilirim?
Is there a layover? =İki sefer arasında bekleme var mı?
How long is the layover? =Bekleme süresi ne kadar?
There is a one-hour layover in Ankara =Ankara'da aktarma bir saat sürecek
When does the next flight leave? =Bir sonraki uçuş ne zaman?
What's the departure time? =Hareket saati ne zaman?
When does the plane get here? =Uçak buraya ne zaman varır?
What's the arrvial time? =Varış ne zaman?
When will I make my connection? =Ne zaman aktarma yapacağım?
I have to cancel my flight =Uçuşumu iptal etmek zorundayım
I lost my luggage =Bagajımı kaybettim
My luggage is missing =Bagajım kayıp
The flight has been delayed =Uçuş iptal edildi
The flight has been moved to gate M2 =Uçuş M2 kapısına yönlendirildi
The flight is overbooked =Uçakta koltuk sayısından fazla yolcu var
May I see your boarding pass? =Biniş kartınızı görebilir miyim?

=>Gümrük

Are you bringing anything into the country with you? =anınızda ülkeye birşey sokuyor musunuz?
How much currency are you bringing into the country? =ülkeye ne kadar para getiriyorsunuz?
Do you have anything to declare? =Gümrüğe tabi birşeyiniz var mı?
May I see your passport? =Pasaportunuzu görebilir miyim?
Do you have your visa? =Vizeniz var mı?
Please place your suitcases on the table =Lütfen çantalarınızı masanın üstüne koyun
We should examine your purse =Cüzdanınızı incelememiz gerekiyor
What's the nature of your trip? =Seyahatinizin içeriği nedir?
What's the purpose of your visit?=Ziyaretinizin amacı nedir?
How long do you plan on staying? =Ne kadar kalmayı planlıyorsunuz?

=>Demiryolu

Is it direct?=Direk mi?
Is there a layover?=Mola var mı?
Is there a dining car?=Yemekli vagon var mı?
Is the train on time? =Tren zamanında hareket edecek mi?
What's the arrival time? =Varış ne zaman?
Are there seats available? =Boş yer var mı?
Stand clear of the doors =Kapılardan uzak durun!
Please move away from the doors =Lütfen kapıların yanından uzaklaşın
Please have your tickets ready for the conductor =Lütfen kondüktör gelmeden biletlerinizi hazırlayın
Is this seat occupied? =Bu koltuk boş mu acaba?
Can you crack the window, please? =Camı aralayabilir misiniz lütfen?
How many stops are there before we reach the end of the line? =Son durağa kaç durak kaldı?
When is the next stop? =Bir sonraki durak ne zaman?

=>TAKSİ

Where to? =Nereye?
Where to, buddy? =Nereye abi?
Where to, lady? =Nereye bayan?
I am not on duty =Şu an çalışmıyorum?
Mind if I smoke? =Sigara içmemin bir sakıncası var mı?
It's rush hour. I can't go to the airport now. =Şu an trafik çok kötü. Havaalanına gidemem
To the airport and please be quick! =Havaalanına gidiyoruz, lütfen çok acele edin!
The train station and make it quick! =Tren istasyonuna çek ve acele et!
Slow down! =Yavaşla!
There is no need to hurry =Acele etmemize gerek yok
Please drive safely =Lütfen aracı emniyetli bir şekilde sür
Is smoking allowed? =Sigara içiliyor mu?
I'm allergic to smoke =Sigaraya karşı alerjim var
Do you have change for twenty? =Yirmi dolar bozuğun var mı?
Keep the change! =Üstü kalsın
I want a receipt =Fiş istiyorum
Watch out! =Dikkat et!
Look out! =Dikkatli ol!
We've missed the exit =Çıkışı kaçırdık
We're lost =Kaybolduk

BeyazLık Üzerine

It was white as snow=Kar gibi beyazdı
Her Skin was white as alabaster=Teni kar gibi beyazdı
You're as pale as a ghost=Hortlak Görmüş gibi betin benzin atmış

Siyahlık Üzerine

It's pitch black=Sİmsiyah
It's black as night=Simsiyah
It's black as coal=Kömür gibi

Bir Şey Bozulunca

It's out of order(service,kilter,whack)=bozuk
It's dead=bozuk
It died on me = Beni görünce bozuldu
It's in the shop=Tamirde
It up and died=bozuldu

Bir Şey Kırılınca

It's Broke=Kırıldı
It doesn't work=Çalışmıyor
It's on the fritz(blink)=bozuk
This thing is really screwed up=Bu şey işe yaramaz

Sabır Taşınca

Now what?=Daha ne olsun?
That's the last straw=Yeter Artık
I've had it=Yetti
That's the straw broke the camel's back=bu bardağı taşıran son damla

Yemek Hakkında Sorma

When do we eat?= Ne zaman yiyoruz?
What's to eat?= Yemek olarak ne var?
What's for supper?= Yemekte ne var?
What are we having?= Ne yiyoruz?

=>Yemeği Bildirme

Dinner's almost ready=Yemek hazır sayılır
It's almost done= Yemek neredeyse hazır
Time to eat=Yemek vakti
Soup's on= Yemek hazır

=>Mutfakta Çocuğa Söylenen Sözler

Don't sit on the counter=Tezgahta oturma
Watch out;it's hot=Dikkat et,Sıcak
Would you set the table?=Sofrayı Kurar mısın?
Go tell your father supper's ready=Git babana söyle yemek hazır
Call the family to dinner=Herkezi Yemeğe çağır

=>Çocuklara Sofra adabı öğretme

Don't put your elbows on the table=Dirseklerini masaya koyma
Don't talk with your mounth full=Ağzın doluyken Konuşma
Wipe your mounth=Ağzını Sil
Put your napkin on you lap=Peçetini kucağına koy

=>Bulaşık Yıkama

Please put your dishes in the sink=Tabaklarınızı lavaboya koyun
It's your turn to do the dishes=Bulaşık yıkama sırası sende
I'II wash and you dry=Ben yıkıyayım sen de kurularsın

=>Sofradan Erken Kalkmak İçin ricada bulunma

May I please leave the table?=Ben Kalkabilir miyim?
I'II have to excuse myself=Sizden Müsade isteyeceğim.

=>Çocuklara Yemeğini bitirmeyi Emretme

Finish your dinner=Yemeğini bitir
You Have to clean up your plate=Tabağını temizlemen lazım
If you don't eat your dinner,you won't get any dessert=Yemeğini yemezsen tatlı yiyemezzsin
There are starving children in Africa=Afrikada acLıktan ölen cocuklar va

KazaLarda Olay Yerinde Yardım İsteme

Is there a doctor here?=Burada doktor var mı?
Can you help stop the bleeding?=Kanamayı durdurmaya yardım eder misiniz?
Does anyone know CPR?=CPR'yi(Yeniden canlandırmayı)bilen var mı?
Do you know to apply a tourniquet?=Turnike uygulamayı biliyor musunuz?
Call 112=112'yi arayın
Call the police=Polisi arayın
Call An ambulance=Ambulansı arayın
Get the paramedics=Sıhhıyeci çağırın
Get Some help=Yardım isteyin
Get a doctor quick=Çabuk doktor çağırın

KonakLama

I need a room please? =Bir oda rica edecektim?
I need a room with a single bed. =Tek yataklı bir oda istiyorum.
I need a room with a double bed. =Çift kişilik bir oda istiyorum.
Do you have any singles? =Tek kişilik odanız var mı?
Do you have any vacancies? =Boş yeriniz var mı?
A double, please? =Çift kişilik bir oda lütfen?
A room with a bath, please. =Banyolu bir oda lütfen
Can I reserve a room? =Bir oda ayırabilir miyim?
Can I book a room? =Bir oda ayırabilir miyim?
I have a reservation. =Rezervasyon yaptırmıştım.
Double occupancy, please. =İki kişilik bir oda lütfen.
I need a room with two single beds. =İki ayrı yataklı bir oda istiyorum.
I need a room with a double bed. =İki kişilik yataklı bir oda istiyorum.
We will need a crib for the baby. =Bebek için bir karyola istiyoruz.
Would you like a room with a view of the swimming pool? =Yüzme havuzu manzaralı bir oda istermiydiniz?
Would you prefer a non-smoking room? =Sigara içilmeyen bir oda ister miydiniz?
I'd like a room at the front. =Ön tarafa bakan bir oda istiyorum.
I'd like a room at the rear. =Arka tarafta bir oda istiyorum.
I'd like a room with a view of the sea. =Deniz manzaralı bir oda istiyorum.
I'd like a room for the week. =Haftalık bir oda istiyorum.
I'd like a wake-up call, please. =Uyandırma servisi istiyorum.
Where is the ice-machine? =Buz makinesi nerede?
Do you have a pool? =Havuzunuz var mı?
What are the rates? =Ücretler nasıl?
Is there a restaurant? =Lokanta var mı?
Are pets allowed? =Evcil hayvanlar kabul ediliyor mu?
When's the check-out? =Odayı ne zaman boşaltırsınız?
 
Son düzenleme:
Üst