Mutsuz araştırma görevlisi

47

Moderator
Uygulamaları "asistanlar" yapar, stajı "asistanlar" yapar, sınavları "asistanlar" yapar, .....lar "asistanlar" yapar. Çok saygıdeğer Profesörlerimiz ve diğer bazı hocalarımız;

lütfen kartı yerleştiriniz > şifrenizi giriniz > para çek > dııttt dıttt dıtt dıttt > tırrrrrrrrrrrrrrrt > parayı ve kartınızı alınız

Sadece bu işi yapan "adamlar" niye mutlu olmasın ki. :)

Makaleyi tek kelime ile özetlemişsiniz, bu yorumu alkışlarım :applause:

Bu yorum tarihe geçer.
 
Son düzenleme:

canear

Öğrenci
Uygulamaları "asistanlar" yapar, stajı "asistanlar" yapar, sınavları "asistanlar" yapar, .....lar "asistanlar" yapar. Çok saygıdeğer Profesörlerimiz ve diğer bazı hocalarımız;

lütfen kartı yerleştiriniz > şifrenizi giriniz > para çek > dııttt dıttt dıtt dıttt > tırrrrrrrrrrrrrrrt > parayı ve kartınızı alınız

Sadece bu işi yapan "adamlar" niye mutlu olmasın ki. :)

Ya Sevgili hocalarım o kadar komik ki o makale, hani afedersiniz ***ımla güldüm... Arkadaş prof.luğa çok çıkmaya gerek yok... Bakın şu ana kadar gördüklerim ve tecrübelerim özellikle doğu üni.lerde şunu gösteriyor.. Ya asistan ya da uzmansındır, yani kölesindir, aşağılıksındır, çaycıdan bile aşağıdasınıdr ya da öğretim görevlisi ve okutmansındır, haftada 1 gün okula gider, Ankara, Bolu ve istanbul'da çifter çifter (Allahtan aynı anda iki yere kayıt olamama olayı getirdiler) doktora yaparsın.... Bu birinci level... İkinci level ise yrd. Doç la başlayan ve benim rütbeliler dediğim kısım.. Bir doğu üni.de yrd. doç olduğunda artık kral sensin... Prof demek ise resmen "God mode on" :)... Ya önünde hocam hocam diye dolaşan güruhlar olup ayda 10000 tl'ye yakın maaşı cebe indiren bir hoca "ben mutlu değilim" diyorsa kafa göz girerim valla!!!

Kadınlar nasıl daha mutlu ben onu çözemedim. Vallahi benim tanıdığım akademik hatunların hepsi cinnet geçirir pozisyondalar... Ben sadece okutmanlarda, onlarda da haftanın sadece 1 günü okula gidip hiç bir ekstra görevi olmayanlardan bahsediyorum (Evet, kabul ediyorum, bir asistan olarak hepsinden yemin ederim nefret ediyorum, çünkü ultra haksızlık var), bak işte onlar gayet mutlu.. Çocuk mocuk, çifter doktora, bolca maaş, sorumluluk yok..ohhhh... Zaten tüm yıl tatil yaparken arada çalıştıklarından dolayı, bende mutlu olurdum.. Ben saat 9 'da okula gitsem ve düşünün benim bölümüm açık dahi değil, kim varsa beni arıyor..."Nirdesieeeaaaan seeeeaaaan oğllluuuum???" diye böğürerekten...

Yurt dışında kalan hocalar mutlu olur, özellikle benim gibi erkekse gayet mutlu olur, sebebini anlamışsınızdır......

Kısacası daha fazla dallanmadan tek diyeceğim, batsın bu asistanlık!!!
 

ran

Doçent
Ya Sevgili hocalarım o kadar komik ki o makale, hani afedersiniz ***ımla güldüm... Arkadaş prof.luğa çok çıkmaya gerek yok... Bakın şu ana kadar gördüklerim ve tecrübelerim özellikle doğu üni.lerde şunu gösteriyor.. Ya asistan ya da uzmansındır, yani kölesindir, aşağılıksındır, çaycıdan bile aşağıdasınıdr ya da öğretim görevlisi ve okutmansındır, haftada 1 gün okula gider, Ankara, Bolu ve istanbul'da çifter çifter (Allahtan aynı anda iki yere kayıt olamama olayı getirdiler) doktora yaparsın.... Bu birinci level... İkinci level ise yrd. Doç la başlayan ve benim rütbeliler dediğim kısım.. Bir doğu üni.de yrd. doç olduğunda artık kral sensin... Prof demek ise resmen "God mode on" :)... Ya önünde hocam hocam diye dolaşan güruhlar olup ayda 10000 tl'ye yakın maaşı cebe indiren bir hoca "ben mutlu değilim" diyorsa kafa göz girerim valla!!!

Kadınlar nasıl daha mutlu ben onu çözemedim. Vallahi benim tanıdığım akademik hatunların hepsi cinnet geçirir pozisyondalar... Ben sadece okutmanlarda, onlarda da haftanın sadece 1 günü okula gidip hiç bir ekstra görevi olmayanlardan bahsediyorum (Evet, kabul ediyorum, bir asistan olarak hepsinden yemin ederim nefret ediyorum, çünkü ultra haksızlık var), bak işte onlar gayet mutlu.. Çocuk mocuk, çifter doktora, bolca maaş, sorumluluk yok..ohhhh... Zaten tüm yıl tatil yaparken arada çalıştıklarından dolayı, bende mutlu olurdum.. Ben saat 9 'da okula gitsem ve düşünün benim bölümüm açık dahi değil, kim varsa beni arıyor..."Nirdesieeeaaaan seeeeaaaan oğllluuuum???" diye böğürerekten...

Yurt dışında kalan hocalar mutlu olur, özellikle benim gibi erkekse gayet mutlu olur, sebebini anlamışsınızdır......

Kısacası daha fazla dallanmadan tek diyeceğim, batsın bu asistanlık!!!
Benim yorumu alıntı yapmışsınız ama bana hitaben ne söylediniz, söylemek istediniz anlayamadım. Başta bana karşı bir mesaj gibi oldu, sonlara doğru aynı doğrultuda gibiydi. Hayırlısı. :)
 

canear

Öğrenci
Bu arada gerçekten şöyle bir durum var... Araştırma görevlisi olupta, her daim birşey araştıran var mı? Gerçekten aslında hani yönetici asistanlığı var ya, sekreterlik... Bizi de buna benzer akademik asistanlık, "her işin adamı", " ne varsa yaparım abi" gibi bişeyle tanımlasınlar ya... Öğretim üyesi yardımcısı çok naif mesela... Öğretim üyesinin iti daha uygun bence.. Gece gündüz bölümü bekler valla karın tokluğuna....Valla, kanıma dokunuyor arkadaş... Ben bir gün daha araştırmasal birşey yapamadım ya!!!... AMa acaip fatura yatırırım, hatta fakültede 10 teknisyen gücünde bilgisayar tamir ettiğim, tüm Web'i hazırladığım söylenir... 20 memur gücünde evrak hazırladığım, stratejik rapor, ödenekler,, projeler, teknik şartname, piyasa araştırması, dersler ve notları yiyip yuttuğum ise, doğrudur... İsviçre çakısıyım ben!!!! Çapaksız parçayım!!!her yere gömün beni!!! Sorun çıkartmam!! Çünkü ben Asistanım!!! ehühühühühü!!!! Kim bu beyaz önlüklü adamlar?!! Lobotomi yapınbana, elektro şok verin!!! Ohhh!!! (Sonunda yedim kafayı)

- - - Güncellendi - - -

- - - Güncellendi - - -

Benim yorumu alıntı yapmışsınız ama bana hitaben ne söylediniz, söylemek istediniz anlayamadım. Başta bana karşı bir mesaj gibi oldu, sonlara doğru aynı doğrultuda gibiydi. Hayırlısı. :)

hocam tamamen seninle aynı fikirde olduğumu söyledim... HAklısın yani...KEsinlikle sana karşı bir mesaj değil hocam... Aman üzerine alınmayasın.. Ben o makaleden bahsediyorum.. Saygılar.

- - - Güncellendi - - -

Beni de alın aranıza.. Arkadaslar bir grup kuralım mı doguda bulunan aras görler dayanısma grubu olsun. Bi nebze iyi gelebilir hem destek oluruz bırbırımıze.

kuralım hocam... ben varım....
 

shevva777

Öğrenci
Bu site bir anket başlatsa öyp liler için sonuçları nasıl olur acaba? hala akademik kalmak isteyenler, dr yi bitirip ayrılmak isteyenler, akademide gelecek görmeyenler gibi bir kaç soru ile son durum hakkında bilgi sahibi olunabilir. Şuan dr esnasında 1 yıllığına abd de bulunan bir öyp liyim. Burayı gördükten sonra bizim bu kafayla, motivasyonla ve mevcut imkanlarla abd benzeri ülkelerle yarışmamızın olanaksız/çok zor olduğunu düşünüyorum. Son olanlardan sonra kişisel motivasyonum inanılmaz düşmüş durumda, ama sanılmasın ki kadro garantisi gittiginden diye hiç umurumda değil o kısım. Sebebi akademide bir gelecek görmemem çünkü bir değerimiz yok, daha 10 yıl ötesini planlayamıyoruz, her şey siyasi çıkarlara kalmış durumda. Eğitim sistemi dip yapmış, akademide kalite yerlere düşmüş vs. Bu konu çok su götürür o yüzden kesiyorum.
Not: öyp nedir açılımını bilmeyen bir sürü vekil, tv programcısı var düşünün yani öğrenci yetiştirme programı diyorlar böyle bir ortamda neler olmaz ki ? Yazmadan edemicem Tv ye çıkmadan önce insan açar bir bakar ya en azından :)
 

pd&r

Öğrenci
Ben de araştırma görevlisiyim, mutlu bir araştırma görevlisi.
Çoğu zaman çok yoruluyorum, zihinsel olarak. Yapacak işler arka arkaya sıralandığında sıklıkla unutkanlığım ve dikkat dağınıklığım baş gösteriyor (bkz: Aynı koridoru paylaştığımız yardımcı doçent hocamı yemek masasında hemen yanımda otururken araştırma görevlisi bir arkadaşla karıştırıp "Ne yaptınız, hocanızla konuştunuz mu?" demişliğim var, "Yok o ben değildim, x ile karıştırdın." dediğinde ise x değil ise karşımdaki insan kim diye düşündüm uzun uzun:eek:)
Vaktimizin çoğunun evrak işleri ile geçtiği de doğru, kendimi öğrenci işleri memuru gibi hissettiğim çok oluyor. Bahsettiğiniz fatura ödeme, kişisel istekler vs durumları ile hiç karşılaşmadım, birlikte çalıştığım hocalarım yönünden çok şanslıyım ki bu iyi hissetmemde bence en büyük faktörlerden biri...Ama yine de benzer zorlukları yaşadığımız alanlar var.

Bu nedenle beni nelerin mutlu ettiğinden bahsetmek istedim, belki çoktan denemiş ve yarar sağlayamamışsınızdır ama belki de birkaç kişiye de olsa faydası dokunur.

1)ÖĞRENCİLER:love_heart:
Öğrencilerle çok sık iletişim halindeyim. Bazen sınıflarına sadece onları görmek, hal hatır sormak için gidiyorum, sıklıkla da onlar bana uğruyor. Yorgun olduğum zamanlarda onlarla karşılıklı çay/kahve içmek, birçoğunun akademide kalmaya yönelik heyecanını görmek beni tazeliyor. Lisanstaki halimi hatırlayıp tebesüm ediyorum. Ayrıca her ne kadar öğrencilerle aramızda arkadaşlık ilişkisi olmasa da -yaş farkının azlığından dolayı olabilir- onlarla sohbet etmek, kuramcılar hakkında espriler yapmaktan günlük basit olaylara kadar, beni rahatlatıyor. Fırsat bulabilirsem okul dışında da onlarla zaman geçirmeye çalışıyorum, yemek, lunapark, kampüsün çimlerine uzanmak vs...
2)Yine öğrenciler. Ancak bu sefer köprü olma yönüyle iyi geliyor. Kendimi çoğu zaman öğrencilerimiz ve bölüm hocalarımız arasında bir köprü gibi görüyorum. Hocalarımıza ulaşamayan öğrencilere yardımcı olmak veya bir etkinlik/proje fikrini önce bana getirmeleri ve birlikteki birkaç düzenlememizin ardından hocalarımıza sunmamız hem hocalarımızın yükünü hafifletiyor hem de ben kendimi küçük provalar yapıyor gibi hissediyorum.
3)Alan dışı kitaplar okumak. Bunu uzun süre yapamadım çünkü zaten işten oldukça geç çıktığım ve haftasonları da farklı eğitimler ile dolan yoğun bir süreç içindeydim. Eve gidince tek isteğim uyumak oluyordu. Bir süre sonra kendimi şiir yazamaz, roman okuyamaz, "giriş-yöntem-tartışma" üçgeninin dışına çıkamaz vaziyette bulunca korktum. Akademik bilgi bazen çok mekanik, soğuk kalabiliyor. O nedenle ruhunuzu verebileceğiniz kitaplar okuyarak tek bir alana hapsolmaktan bir nebze de olsa uzaklaşabiliyor bence insan.
4)Pazara gitmek. Şaka değil bu. Herkes için geçerli ve güvenilir bir tavsiye olmayabilir ama pazardaki satıcıların doğallığı, taptaze sebze ve meyvelerin renkleri ve kokusu, yerdeki toprak...bana terapi etkisi yapıyor. Olaylı birkaç sınav gözetmenliğinden sonra da çok iyi gelmişti:) Ara ara ihtiyacım olmasa da gidiyorum, hatta enginar satan teyze beni artık tanıyor.
5)Diğer araştırma görevlileriyle iletişim halinde olmak. (Bunu açmıyorum, şu başlığın açılmış olması bile bu maddeyi açıklıyor.)
6)Bilişsel becerilerimizi çok aktif şekilde kullanmak zorunda kalmayacağımız etkinlikler içinde yer almak. Dizi izlemek, örgü örmek, kurabiye yapmak, yürüyüşe çıkmak benim cebimdekiler mesela.
7)Bence en önemlisi bu: Danışman hocamızla konuşmak. Sorumluluklarımızdan kaynaklanan zaman probleminin bende nasıl bir kaygı yarattığını ve akademik anlamda -özellikle de uygulamaya dönük- kendimi yetersiz hissetmemde etkili olduğunu, "derslere" daha fazla vakit ayırmak istediğimi hocamla konuştum ve birlikte çözüm yolları geliştirdik.

Şu an aklıma gelenler bunlar:)
 

chilecAsh

Araştırma Görevlisi
[MENTION=82408]pd&r[/MENTION]

Size iyi gelen şeylerin -çoğunluğunun- işinizle alakası olmadığının da farkındasınızdır umarım hocam. Biz de tam bundan bahsediyoruz zaten. İş tanımı olmayan bir meslek ya da her işi yapan bir meslek olmayı içselleştirmiş gibisiniz. Ben o noktaya gelemedim mesela. Yaptığınız şeyleri yaparak çoğu kişi mutlu olacaktır lakin bu şeyler mutluluğun kendisi mi yoksa bizim bu iş ortamındaki yılgınlığımıza örttüğümüz örtünün kendisi mi olacak? Muhtemelen alandaşız, bu durum bastırma ve ödünlemeyi hayatınıza güzel entegre ettiğinizi gösteriyor. Üniversite çevresi de çok önemli: Her bölgenin öğrencisi, hocası hatta araştırma görevlisi bile farklı farklı. Ben ODTÜ'deki arkadaşlarımla mutlu olabileceğimi düşünmüyorum mesela ama bu Erzurum Atatürk'te mutlu olmayacağım anlamına da gelmiyor. Kendi fakültemde sadece Bölüm Başkanı'mın değişmesi bile yönetim ve bakış anlamında nerdeyse 180 derece fark yarattı. Bu gibi etmenler de önemli. Ben, beni mutlu eden şeyi mi yapmak istiyorum yoksa bu tükenmişlik ortamından kaçmak mı? Bilmiyorum. Tavsiyelerinize ek olarak benzer bir öneri de ben bulunayım: Akademi dışından (mümkünse memur da olmayan) bir arkadaş ya da arkadaş çevresi edinmek.
 
A

Akademik Forum

Guest
Mutsuzluk acaba beklentilerin çok yüksek olmasından mı kaynaklanıyor? İş tanımı olmayan bir meslek? Arş. gör. lük bir meslek midir yoksa akademisyenlikte bir aşama mıdır? Şu an hocayım ama geçmişte arş. gör. olduğum yılları düşündüğümde mutsuz olmadığımı hatırlıyorum. "Yaptığınız şeyleri yaparak çoğu kişi mutlu olacaktır lakin bu şeyler mutluluğun kendisi mi yoksa bizim bu iş ortamındaki yılgınlığımıza örttüğümüz örtünün kendisi mi olacak?" demişsiniz. Hayat sadece iş yaşamından mı ibaret? Hayatı işe indirgemek ne kadar doğru? Doğru akademisyenlik 8-5 mesaisiyle yapılmıyor. Ancak fakülte sadece bir iş yeridir. Alanınızdaki çalışmalarınızı tezinizi vs. fakülte dışında istediğiniz gibi sürdürebilirsiniz. Evet bürokratik işleri evrak işleri hepimiz yapıyoruz. Hoca olmamıza rağmen. Bunlar da işin bir parçası. Bunları biz yapmazsak yapacak başkası yok çünkü. Benim tavsiyem, yapılması gereken yükümlülükleri yerine getirdikten sonra eğer ortam çok gerilimli ise kapını kapatıp ilgilenmemek.
 

bahar58

Öğrenci
Türkiye'de mutlu olmak çok zor artık sadece akademi çevresinde değil.Kiminle karşılaşırsam halinden memnun değil özel sektör,kamu herkes de bir durumdan şikayet hali var .
Ama aslında mutluluk çok kısa bir an uzun sürmesi imkansız.Aynen mutsuzluk gibi.Hem bugün bizi mutlu eden bir olay yarin etmeyebilir.Onun için mutlu olmayı istemeyi bırakmalıyız.En azından ben bıraktım. Geleceği ve geçmişi daha az düşünüp ana odaklanmak en iyisi.
Yaşıyorsak herşey için ümit vardır.
 

ran

Doçent
Mutsuzluk acaba beklentilerin çok yüksek olmasından mı kaynaklanıyor? İş tanımı olmayan bir meslek? Arş. gör. lük bir meslek midir yoksa akademisyenlikte bir aşama mıdır? Şu an hocayım ama geçmişte arş. gör. olduğum yılları düşündüğümde mutsuz olmadığımı hatırlıyorum. "Yaptığınız şeyleri yaparak çoğu kişi mutlu olacaktır lakin bu şeyler mutluluğun kendisi mi yoksa bizim bu iş ortamındaki yılgınlığımıza örttüğümüz örtünün kendisi mi olacak?" demişsiniz. Hayat sadece iş yaşamından mı ibaret? Hayatı işe indirgemek ne kadar doğru? Doğru akademisyenlik 8-5 mesaisiyle yapılmıyor. Ancak fakülte sadece bir iş yeridir. Alanınızdaki çalışmalarınızı tezinizi vs. fakülte dışında istediğiniz gibi sürdürebilirsiniz. Evet bürokratik işleri evrak işleri hepimiz yapıyoruz. Hoca olmamıza rağmen. Bunlar da işin bir parçası. Bunları biz yapmazsak yapacak başkası yok çünkü. Benim tavsiyem, yapılması gereken yükümlülükleri yerine getirdikten sonra eğer ortam çok gerilimli ise kapını kapatıp ilgilenmemek.

Sayın hocam,

Sanıyorum yorumların tamamını okumadınız ya da gözünüzden kaçtı. Bizlerin sıkıntısı bu işleri yapmak değil. Bu işleri sürekli olarak biz yapıyoruz. Mesela, bölümdeki bütün uygulamaları ben yaptırabilirim, hiç de gocunmam. Ama tutup da saçma sapan benimle ilgisi olmayan evrak işlerini de bana yıkmasınlar bir zahmet. Örneğin; ek ders formu... Yahu bunu her hoca kendi dolduracak, imzalayacak, sekretere teslim edecek değil mi ? Bu zincirde bizlerin bir görevi var mı ? Yok. Ama bir şekilde bu zincirin her aşamasına her dönem dahil ediliyoruz. Bölüm 15 hoca olsa...

Ayrıca, son dediğiniz kısmı yapabilen araştırma görevlisi ne şanslı bir insandır. Kapıyı kapatsanız ne olacak, yine girip iş yıkacaklar. Odada bulamazlarsa telefon edecekler. Ben odama çekiliyorum deme gibi bir lüksümüz mü var ? Yani, en azından bizlerin yok.
 

canear

Öğrenci
Ben de araştırma görevlisiyim, mutlu bir araştırma görevlisi.
Çoğu zaman çok yoruluyorum, zihinsel olarak. Yapacak işler arka arkaya sıralandığında sıklıkla unutkanlığım ve dikkat dağınıklığım baş gösteriyor (bkz: Aynı koridoru paylaştığımız yardımcı doçent hocamı yemek masasında hemen yanımda otururken araştırma görevlisi bir arkadaşla karıştırıp "Ne yaptınız, hocanızla konuştunuz mu?" demişliğim var, "Yok o ben değildim, x ile karıştırdın." dediğinde ise x değil ise karşımdaki insan kim diye düşündüm uzun uzun:eek:)
Vaktimizin çoğunun evrak işleri ile geçtiği de doğru, kendimi öğrenci işleri memuru gibi hissettiğim çok oluyor. Bahsettiğiniz fatura ödeme, kişisel istekler vs durumları ile hiç karşılaşmadım, birlikte çalıştığım hocalarım yönünden çok şanslıyım ki bu iyi hissetmemde bence en büyük faktörlerden biri...Ama yine de benzer zorlukları yaşadığımız alanlar var.

Bu nedenle beni nelerin mutlu ettiğinden bahsetmek istedim, belki çoktan denemiş ve yarar sağlayamamışsınızdır ama belki de birkaç kişiye de olsa faydası dokunur.



Şu an aklıma gelenler bunlar:)

Hocam çok merak ettim hangi üniversiteymiş senin ki? Rumuz PDr olduğuna göre anladığım kadarıyla sen gayet sosyal bir bölümde ve herkesin hak, hukuk, nizam ve iyi niyet üzerine yaşadığı bir rüyayı yaşıyorsun. E psikologsun, olması gerek.Ve yine anladığım kadarıyla da bir hanım olduğunuzdan dolayı, tamamen çevreye kanalize olarak bu rüyanın devam etmesini sağlıyorsun. Aman bozulmasın zaten. Ancak senin bu dediğin rüya benim için kabus durumunda. Özellikle fen bilimlerinde hele de mühendislikte, öğrenciyle 2 dakika muhatap ol bakalım... sana o muhabbet nasıl yalaklanma olarak geri dönüyor, aklın şaşar... Sabahtan akşama kadar hamallık dahil olmak üzere her türlü angarya ve saçma sapan işi yapsan, bari bugün akşam 5'te çıkayım diye dua etsen,akşam evde çoluk çocukla vakit geçirecek kadar enerjin kalmasa, inan bana öyle sağda solda çimlerde yatacak, nirvanaya ulaşacak vakit bulamazsın.

Doktora hocan kendini tamamen başka işlere ve siyasete vermişken, senin gönderdiğin ve götürdüğün hiçbir şeyle ilgilenmezken ve de senden daha dünyada olmayan bir prototipi sıfır ödenekle beklerken, bir gram işin ucundan tutmaz ve yol göstermezken karşılıklı konuşman falan hiç bir işe yaramıyor hocaaam!!

Bahsettiğin her konu farkındaysan akademi dışında... Ben bir mühendisim, şüphesiz psikanaliz benim haddim değil ama farkındaysan sorunlarla karşılaşmak yerine farklı yönlerden mutlu olmaya çalışıyorsun. Bu dediklerinden sadece alışveriş yapmak kısmı var ya. Ha bak o doğru!! O da sürekli birşeyler alıp kendini mutlu etmeye çalışmak ve ay sonunda maaşın yarısından fazlasını kredi kartlarına yatırmakla sonuçlanıyor. Sürekli olarak kaybettiğinden dolayı bir nebze de olsa birşeylere sahip olmak seni mutlu ediyor ama.

Yazım seni üzmek, eleştirmek, kalbini kırmak için değildir lütfen yanlış anlama... Gerçekten güzel bir rüyanın içindesin ve umarım prof'luğa kadar bu böyle gider. Ama sen Ferrari'ye binerken, biz Anadol'dayız be hocam. Serzenişimiz bu yüzden... Saygılar...
 

canear

Öğrenci
Sayın hocam,

Sanıyorum yorumların tamamını okumadınız ya da gözünüzden kaçtı. Bizlerin sıkıntısı bu işleri yapmak değil. Bu işleri sürekli olarak biz yapıyoruz. Mesela, bölümdeki bütün uygulamaları ben yaptırabilirim, hiç de gocunmam. Ama tutup da saçma sapan benimle ilgisi olmayan evrak işlerini de bana yıkmasınlar bir zahmet. Örneğin; ek ders formu... Yahu bunu her hoca kendi dolduracak, imzalayacak, sekretere teslim edecek değil mi ? Bu zincirde bizlerin bir görevi var mı ? Yok. Ama bir şekilde bu zincirin her aşamasına her dönem dahil ediliyoruz. Bölüm 15 hoca olsa...

Ayrıca, son dediğiniz kısmı yapabilen araştırma görevlisi ne şanslı bir insandır. Kapıyı kapatsanız ne olacak, yine girip iş yıkacaklar. Odada bulamazlarsa telefon edecekler. Ben odama çekiliyorum deme gibi bir lüksümüz mü var ? Yani, en azından bizlerin yok.

Ran kardeşim ağzından öpeyim ne güzel demişsin...

Akademik forum hocam, sayın hocam, ulu hocam... Bak farkındaysan HOCAM diyorum. Geldiği yeri unutan HOCAM!! Sizler hangi okullarda araştırma görevliliği yaptınızda bu kadar rahat konuşuyorsunuz hocam. Düşünün ki ben dünya ile dost olan bir adamım, her tarafım sevenlerle dolu olmasına rağmen bu manyakça problemleri yaşıyorum. Siz artık hocasınız ve hala evrak işi diyorsunuz, çok merak ediyorum hangi evrak işiymiş bu?.. Öğrenci ders notlarımı? Verin asistana gitsin yaaaw!! Ayrıca Yrd. Doç olduktan sonra artık kapını da kapatırsın, üstüne başka bölümlerde prof.lara bile kafa tutarsın (yeminle örneğini gözümün önünde defalarca gördüm)... Hocam yapmayın Allah aşkına 8-5 demişsiniz... 2 haftada 1 okula uğrayan doç. ten, haftanın 1 günü okula gelen yrd. doç'ten bahsetmeyin hocam. Ben sabah 8 akşam 6-7 mesaisi ile çalışıyorum.. hangi çalışmayı dışarda yapıyorsun. Evde çocuğumu sevecek enerjim kalmıyor benim... Allah Allah!!! Ya sizlerde bir anormallik var ya da gerçekten bende...
 
A

Akademik Forum

Guest
Yrd. Doç. değil profum. Evet bölümde pek çok evrak işi vs. oluyor öğrenci notları ve ek ders ücreti formları benim kendi şahsi işimdir asistana yaptırmam söz konusu değildir. Onun dışında bölümün evrak işleri vs.
öğrenci danışmanlıkları nakil gelen öğrencilerin intibakları gibi işler. Asistan iken hocamın bu islerini yaptım şimdi kendi islerimi kendim yapıyorum. Bizde hemen herkes haftanın her günü fakülteye gelir. Hangi okul olduğuna gelince eski ve büyüklerden biri.
 

Cashmere

Araştırma Görevlisi
Bölüm başkanları, diğer araştırma görevlileri arasındaki iş dağılımı, müdürlük veya fakülte yönetim tarzı akademik yaşam seyrinizi değiştirebilir.

Aynı müdürlüğe bağlı, farklı bölümlerde çalışan araştırma görevlisi birkaç arkadaşım görünmez bir kalkanla korunuyor mesela. Akşam 17:30 olan mesai bitişi; onlar için 15:00, haftanın 2 günü okula gelip tam ve biz diğer araştırma görevlilerinden yüksek maaş alıyorlar, bizim cebelleştiğimiz yatay geçiş, dikey geçiş, transkriptli muafiyet, 667 khk öğrencileri ile ilgilenmeyip, yine bize paslıyolar.

Sorarsanız -muhtemelen- kurumdan ve işlerinden memnunlardır...
 

chilecAsh

Araştırma Görevlisi
Bölüm başkanları, diğer araştırma görevlileri arasındaki iş dağılımı, müdürlük veya fakülte yönetim tarzı akademik yaşam seyrinizi değiştirebilir.

Aynı müdürlüğe bağlı, farklı bölümlerde çalışan araştırma görevlisi birkaç arkadaşım görünmez bir kalkanla korunuyor mesela. Akşam 17:30 olan mesai bitişi; onlar için 15:00, haftanın 2 günü okula gelip tam ve biz diğer araştırma görevlilerinden yüksek maaş alıyorlar, bizim cebelleştiğimiz yatay geçiş, dikey geçiş, transkriptli muafiyet, 667 khk öğrencileri ile ilgilenmeyip, yine bize paslıyolar.

Sorarsanız -muhtemelen- kurumdan ve işlerinden memnunlardır...

667 tam bir saçmalıktı.. Neleri nelere saydık.
 

esblackklionn

Öğrenci
Arkadaşlar yurt dışında olduğum için geciktim biraz fakat yazılanların hepsini tek tek okudum, aynı dertlerden yakınıyoruz. Özellikle benim gibi doğuda görev yapan arkadaşlar stres atacak bir aktivitede bulamadıkları için benim gibi kafayı yiyorlar ve aldıkları maaşı hafta sonları uçak biletlerinde yiyorlar :) . Şimdi bence bir yerlerde bu durumu dile getirecek bir grup kurmalıyız. Herkes evet derse bu konuda bize yardımcı olacak bir arkadaş illaki çıkar.
 

canear

Öğrenci
Yrd. Doç. değil profum. Evet bölümde pek çok evrak işi vs. oluyor öğrenci notları ve ek ders ücreti formları benim kendi şahsi işimdir asistana yaptırmam söz konusu değildir. Onun dışında bölümün evrak işleri vs.
öğrenci danışmanlıkları nakil gelen öğrencilerin intibakları gibi işler. Asistan iken hocamın bu islerini yaptım şimdi kendi islerimi kendim yapıyorum. Bizde hemen herkes haftanın her günü fakülteye gelir. Hangi okul olduğuna gelince eski ve büyüklerden biri.

Sayın hocam anlatmaya çalıştığım konuda bu zaten. Yerleşmiş teammüller ve de eski ve büyük okullar için araştırma görevliliği bile farklı olabiliyor. Buna dediğim birşey yok zaten. Ancak prof. sunuz ve sizin konumuz artık size laf söylenemeyecek bir pozisyonda. Kendi işinizi kendinizin yapması güzel ama aslında tamamiyle olması gereken şey bu değil mi? Şunu kabul ediyorum; bir çok hocamızın ders yükü veya danışmanlıkları, şu su, bu su, gerçekten abartılı derecede yoğun durumda. Bu esnada şüphesiz araştırma görevlisinden yardım alması, bazı işlerde destek istemesi elbette gayet normal ve işin gereğidir. Hiç bir mantıklı kişide bunun tersini iddia edemez, etmemelidir.

Benim takıldığım konu herhangi bir dersi olmayan, işi olmayan ama iş yaratmak isteyen, başkasının sırtından emek sülüklüğü yapan rütbeli hocalarla. Ben senin bozulan bilgisayarını tamir etmekle yükümlü değilim, senin faturalarını yatırmakla da yükümlü değilim. Bu bölümün ya da okulun bir işi değil! Bu ve bundan çok daha farklı birçok işin "yıkın araştırma görevlisine" mantığıyla yapılması, üzerine bir de "ah deme, oh de" niyetine mutluluk çalışmaları falan yapılması insanın zoruna gidiyor hocam. Siz prof. ünvanıyla okula geliyorsunuz, ama doğu'da yrd. doç. ünvanıyla haftalarca okula uğramayan kamyonla adam sayabilirim size. Ha siz gelmesenizde laf söylemezler ya da batı üni.lerde Prof. bolluğu olduğundan ve belki kendi aranızda eş pozisyonda olduğunuzdan dolayı da söyleyebilirler, kesin birşey söylemek yanlış olur. Fakat bu durum altında dahi sizin hareket serbestliliğiniz ile bizlerinki asla bir olmaz. Ben
işimi profesyonel düzeyde yaparım. Asla da yapamadığım bir iş çıkmadı ama çoğu zaman bir iş beyefendilerin emrettiğinden azıcık geç (en fazla yarım saatten bahsediyorum) oldu diye (Sonucu şahane olsa da) sen işi yapamıyorsun, sen bu hafta doktoraya gitme şeklinde 1000 tane olay yaşadım. Bu şartlar altında kimse benim mutlu olmamı beklemesin hocam. Zaten akademideki, 2 dudak arası hayatların padişahlık sisteminden farkı yok. Ben her gün "bakalım bu bölümde hangi macerayla karşılaşacağız" tadında dizi film gibi okula geliyorum. Ve her gün yeni bir macera, yeni sorunlar.... Kısacası tüm olay bundan ibaret sayın hocam. Belki bizlerde doktoraları bitirip sizlerin pozisyonlarına gelirsek rahatlayacağız, ama şu an için bu sistemle alt tabakadaki adamların mutlu olması gibi birşey söz konusu bile değil.
 

dpd06

Öğrenci
İş güvencesinin olmaması en büyük mutsuzluk sebebi. 50d nedir yahu? Her yıl idarecilerin iki dudağı arasındasın. Hele hele seninle aynı dönem girmiş arkadaşlarının sözleşmeleri önlerine gelir de seninkisi 1 hafta gecikiverirse, o 1 hafta nasıl geçer? Üstüne üstlük bir de muhalif bir sendikaya üye ol bak bakalım ne oluyor? YLSY/MEB bursuyla lisansüstü eğitimini yurtdışında yapmış, gelmiş ve hiç araştırma görevliliği yapmamış bazı "hocalar" hiç acımıyor araştırma görevlisine, halimizi hiç anlamıyorlar. Kendileri gibi burslu öğrencilik değil aynı zamanda bir sürü ıvır zıvır idari iş yapıyoruz. Ama onlara sorsanız işimiz "kek", zorunlu hizmet de yok.

Kısacası nefes alacak alan bırakmıyorlar tüm idareciler, bölüm başkan yardımıcısından YÖK'e kadar, hatta daha da yukarısı. Ne yapıp edip demokratik kurumsallaşmasını oturtmuş gelişmiş bir ülkeye gitmek lazım. Böyle düşünen tek ben değilim bu da kanıtı: Turkey?s Brain Drain: Purges and Fear are Driving Turkish Scholars Out of the Country
Çoğu akademisyen beyin göçüne sıcak bakıyor artık bu ülkede.
 
A

Akademik Forum

Guest
Anlamadığımı zannetmeyin sakın üniversiteden üniversiteye, fakülteden fakülteye, bölümden bölüme uygulamalar farklı. Emek sömürüsü yapan hoca da çok. Öğr. üyesinin sayılı olduğu bazı üniversitelerde yrd. doç. köklü üniversitedeki prof.lardan daha nüfuz sahibi olduğunun da farkındayım. Mutluluk ise göreceli bir kavram. Bazı insanlar küçük şeylerden mutlu olabilir. BEn bu tür insanlardanım sanırım. İşin olay kısmına gelince burda da bir aksiyon ki sorma gitsin unvanlar ne olursa olsun akademik camianın olduğu heryerde olay vardır. Aslında alt tabaka üst tabaka durumu değil sistem sorunlu. Ben de doktora bitince unvan alınca rahatlayacağımı düşünürdüm ama öyle olmuyor asistanlık dönemim inan daha iyiydi. Hocamın işlerini yapmak bunların yanında hiç kalıyor.
 

yakamoz

Öğrenci
Arkadaşlar ben bu konuda bir şeyi merak ediyorum. Şu an araştırma görevlisi değilim. Mutsuz olan araştırma görevlileri, araştırma görevlisi olmadan önce başka bir meslekte daha önce çalıştılar mı onu soracaktım. Niyetim eleştiri değil, ki zaten eleştirebilecek konumda da değilim ama bunu cidden merak ediyorum :)
 
Üst