Ben de araştırma görevlisiyim, mutlu bir araştırma görevlisi.
Çoğu zaman çok yoruluyorum, zihinsel olarak. Yapacak işler arka arkaya sıralandığında sıklıkla unutkanlığım ve dikkat dağınıklığım baş gösteriyor (bkz: Aynı koridoru paylaştığımız yardımcı doçent hocamı yemek masasında hemen yanımda otururken araştırma görevlisi bir arkadaşla karıştırıp "Ne yaptınız, hocanızla konuştunuz mu?" demişliğim var, "Yok o ben değildim, x ile karıştırdın." dediğinde ise x değil ise karşımdaki insan kim diye düşündüm uzun uzun
)
Vaktimizin çoğunun evrak işleri ile geçtiği de doğru, kendimi öğrenci işleri memuru gibi hissettiğim çok oluyor. Bahsettiğiniz fatura ödeme, kişisel istekler vs durumları ile hiç karşılaşmadım, birlikte çalıştığım hocalarım yönünden çok şanslıyım ki bu iyi hissetmemde bence en büyük faktörlerden biri...Ama yine de benzer zorlukları yaşadığımız alanlar var.
Bu nedenle beni nelerin mutlu ettiğinden bahsetmek istedim, belki çoktan denemiş ve yarar sağlayamamışsınızdır ama belki de birkaç kişiye de olsa faydası dokunur.
1)ÖĞRENCİLER
Öğrencilerle çok sık iletişim halindeyim. Bazen sınıflarına sadece onları görmek, hal hatır sormak için gidiyorum, sıklıkla da onlar bana uğruyor. Yorgun olduğum zamanlarda onlarla karşılıklı çay/kahve içmek, birçoğunun akademide kalmaya yönelik heyecanını görmek beni tazeliyor. Lisanstaki halimi hatırlayıp tebesüm ediyorum. Ayrıca her ne kadar öğrencilerle aramızda arkadaşlık ilişkisi olmasa da -yaş farkının azlığından dolayı olabilir- onlarla sohbet etmek, kuramcılar hakkında espriler yapmaktan günlük basit olaylara kadar, beni rahatlatıyor. Fırsat bulabilirsem okul dışında da onlarla zaman geçirmeye çalışıyorum, yemek, lunapark, kampüsün çimlerine uzanmak vs...
2)Yine öğrenciler. Ancak bu sefer köprü olma yönüyle iyi geliyor. Kendimi çoğu zaman öğrencilerimiz ve bölüm hocalarımız arasında bir köprü gibi görüyorum. Hocalarımıza ulaşamayan öğrencilere yardımcı olmak veya bir etkinlik/proje fikrini önce bana getirmeleri ve birlikteki birkaç düzenlememizin ardından hocalarımıza sunmamız hem hocalarımızın yükünü hafifletiyor hem de ben kendimi küçük provalar yapıyor gibi hissediyorum.
3)Alan dışı kitaplar okumak. Bunu uzun süre yapamadım çünkü zaten işten oldukça geç çıktığım ve haftasonları da farklı eğitimler ile dolan yoğun bir süreç içindeydim. Eve gidince tek isteğim uyumak oluyordu. Bir süre sonra kendimi şiir yazamaz, roman okuyamaz, "giriş-yöntem-tartışma" üçgeninin dışına çıkamaz vaziyette bulunca korktum. Akademik bilgi bazen çok mekanik, soğuk kalabiliyor. O nedenle ruhunuzu verebileceğiniz kitaplar okuyarak tek bir alana hapsolmaktan bir nebze de olsa uzaklaşabiliyor bence insan.
4)Pazara gitmek. Şaka değil bu. Herkes için geçerli ve güvenilir bir tavsiye olmayabilir ama pazardaki satıcıların doğallığı, taptaze sebze ve meyvelerin renkleri ve kokusu, yerdeki toprak...bana terapi etkisi yapıyor. Olaylı birkaç sınav gözetmenliğinden sonra da çok iyi gelmişti
Ara ara ihtiyacım olmasa da gidiyorum, hatta enginar satan teyze beni artık tanıyor.
5)Diğer araştırma görevlileriyle iletişim halinde olmak. (Bunu açmıyorum, şu başlığın açılmış olması bile bu maddeyi açıklıyor.)
6)Bilişsel becerilerimizi çok aktif şekilde kullanmak zorunda kalmayacağımız etkinlikler içinde yer almak. Dizi izlemek, örgü örmek, kurabiye yapmak, yürüyüşe çıkmak benim cebimdekiler mesela.
7)Bence en önemlisi bu: Danışman hocamızla konuşmak. Sorumluluklarımızdan kaynaklanan zaman probleminin bende nasıl bir kaygı yarattığını ve akademik anlamda -özellikle de uygulamaya dönük- kendimi yetersiz hissetmemde etkili olduğunu, "derslere" daha fazla vakit ayırmak istediğimi hocamla konuştum ve birlikte çözüm yolları geliştirdik.
Şu an aklıma gelenler bunlar