türkiye'de hangi üniversitede olursa olsun çalışıp da "işlerin usulüne göre" yürüdüğüne inanmak, bunu mutlak bir doğru gibi savunmak, hele bir vakıf üniversitesi/özel üniversite için bunu yazmak, başkalarının mağduriyetini böyle karalamak. işte bunu benim aklım almıyor, midem kaldırmıyor. az ya da çok bütün üniversitelerde pis işler dönüyor, elinizi vicdanınıza koyun lütfen. özel üniversitelerin gerçeği şu: mütevelli heyeti üyelerinin çapsız akrabaları, tanıdıkları idari personeli teşkil ediyor, liyakatle işe gelen idari personel henüz ne duydum ne gördüm. rektör ve ekibinin geldiği nispeten köklü üniversitedeki akademisyen arkadaşlarının iş bulamadığı için "akademik personel" olmaya karar veren çocukları, aynı şekilde milletvekili yakınlarının çocukları ya da bürokraside üst düzey görevde bulunan kimselerin çapsız yakınları "araştırma görevlisi", "öğretim görevlisi" ve "uzman" kadrolarına dolduruluyor. rektörün siyasi hedefleri varsa, onu bu hedeflerine taşıyacak zevatın her ricası alımlarda emir telakki ediliyor. reklamlarda kullanmak için her bölüme iyi üniversitelerden transfer kıdemli hocalar alınıyor. bu kıdemli hocalar bu torpilli arkadaşlara söz geçiremeyeceği, iş yaptıramayacağı için bölümün işlerini, üniversitenin idari işlerini yapacak, sömürülecek iş gücüne ihtiyaç var. bu iş gücünü de bağlantısız ailelerin(herhangi bir siyasi oluşum, dini grup, etnik grupla çıkar ilişkisi kurmayan), tek referansı üniversitedeki bir ya da birkaç hocası olan, bir kadroya başvurmak için noter parasının yol parasının hesabını yapmak zorunda olanlar oluşturuyor. hakkımız yendiğinde arkası kalın arkadaşlar gibi cici dayılarımızı arayıp mecliste soru önergesi verdiremiyoruz, dava açmak için dahi para mevzusunu düşünüyoruz, bırakın da bari internet ortamında olsun sesimizi çıkarabilelim, korkmayın size birşey olmaz.