6114 Sayılı ”Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un” verdiği eşdeğer sınav yetkisine dayanılarak... bunu nasıl çürüttünüz dava dilekçesinde?
al sana dilekçeden bi bölüm...............
......Şubat ayında Meclis'ten çıkan 6114 Sayılı Ölçme, Seçme Ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun'un 7 maddesi'nin 3'üncü fıkrasında yer alan "sınavların aynı anda ve eş zamanlı" ibaresine dayanılarak, "Kitapçık basılan bir sınavın eş zamanlı, aynı zamanlı sorulması lazım. Bozarsanız bu hukuka aykırı olur. Yapılan bu sınavda da bozdular. Eşiklik ilkesine aykırılık olayı ortaya çıktı. Maddi hukuk kuralına ayırımcılık olmaz"....
ve daha buna benzer hukuki terimler......
bence bu yazdıkların aynı kanunun verdiği kısmi iptal ve eşdeğer sınav yetkisine dayanılarak sınavın iptal edilmesini haksız kılmıyor. eğer ösym kitapçık eksikliğinden değil de kendince mesela istanbuldaki sınavı öğleden sonra yapsaydı ya da başka bir gün o zaman bu dilekçe haklı olabilirdi. ama ösym sınavı bütün merkezlerde aynı anda yaptı tahmin edilmeyen sorun ortaya çıktığı için kısmi iptal verdi. yani kısacası bu dilekçe bu davayı kesmez.
Yaa arkadaş ımm..bak artık benim yazdıklarıma yorum yapma...yazdıkların sinirlerimi bozuyor artık...saçma sapan şeyleri savunup duruyorsun...ben sendeki zihniyeti anladım.ok..kapişşş...ben ne kadar sana birşeyleri anlatmaya çalışsam da ''senin anlayabildiklerin, tıpkı ösym nin sınırlı sayıdaki hatalı kitapçığı gibi, sınırlı''...sadece anlamak istediklerini anlıyor ve de bunu saçma sapan şeylerle savunuyorsun....artık iş yargı da...boşa konuşma...yapılan haksızlık sana yapılsa idi, acaba ne yapardın...
ösym nin yaptıkları ortada...daha nesini savunuyorsun, anlamak mümkün değil yaaa.....bende artık sana laf anlatacak söz kalmadı...başka sözlerinde bu form yeri değil...hadi işine bak sende....selametle
prensip olarak bana hakaret edildiği zaman aynı şekilde cevap vermem o yüzden o kısmı geçiyorum senin terbiye düzeyini öğrendim iyi oldu.
birisi senin haksız olduğunu yanlış yaptığını söylediğinde karşı tarafın dedikleri açısından kendine bir bak derim belki haklı olduğu noktalar olabilir. zira ösym'ye duyduğun öfke nedeniyle sağlıklı düşünemiyorsun.
ben de dokuz eylül ünide. girdim sınava ama şansıma benim kitapçığım tamdı ve bir sorun yaşamadım. ama kısmi iptalin yanlış olduğunu belki ellinci kez söylüyorum ösym yanlış yaptı.
sen ve diğer dava macerasına atılan arkadaşlar kendilerine biraz dışarıdan bakabilseler açtıkları davadan bir şey çıkmayacağını görecekler. ama eğer öyp süreci bu dava yüzünden aksarsa o zaman birçok insandan küfür yiyeceğin açık onu da söyliyeyim.
Sana ne bayan yanı! Sana ne! Sana n'oluyor anlamadım. Bu ne saçma bir düşünce. Cellula'ya hak vermemek elde değil. Belli ki Cellula arkadaşımız kollektif bir düşüncenin gereği olan bir şeyi yapıyor ve sonuna kadar iyi de yapıyor. Sana ne! "Küfür" yermiş. Denilecek şey mi bu! Gerekçe ne, ÖYP'de sorun çıkarmış. Çıkarsa çıksın arkadaşım. Bu ne sağlamcılık. Zaten bu düşünce tarzından olmuyor mu her şey? Senin bildiri dağıtan gençleri döven esnaftan ne farkın var şimdi. Cellula ne de güzel bir şey için mücadele ediyor. Varsın ÖYP'de, ÖSYM'de batsın. Farklı hayatlar her zaman mümkündür, farklı kuruluşlarda. Lakin sığ bir zihniyetle olayları ele almanın mahiyeti yok.
Sen bu işlerle uğraşmak kolay mı sanıyorsun? Cellula dilekçesini yazmış, araştırmış, belki birkaç vasıta değişmiş millet kafelerde kesişirken; ne için? Tanımadığı, bilmediği arkadaşları haksızlığa uğradığı için. Biraz insanların hassasiyetlerine saygı. Şu ülke biraz daha çekilir kılınıyorsa, Cellula ve onun gibi hassasiyetlere sahip arkadaşların, büyüklerimizin tanımasalar dahi sürüden ayrılan, nüans dolu dokunuşları sayesindedir. Burada önemli olan zaten davayı kazanıp kazanması kesinlikle değildir. Bizde az çok tahmin etmiyor muyuz sanki. Kaldı ki, "burası Türkiye, bir şey değişmez" tavrını tek değişmez, karşı çıkılamaz ve boyun eğmemiz gereken bir gerçeklik gibi nasıl sunarsın?! Önemli olan arkadaşımızın buradaki küçücük ışığa kayıtsız kalmayarak, "bir umut" diyerek yola koyulmasında ki inceliktir.
Ayrıca ne demek "küfür yiyeceğin açık"? Eeeee? Yesin! Sana ne? Mahalle kafası değil de nedir bu? "Bak küfür yersin; adamı kınarlar" kafasını, bu ikaz etme, uyarma kafasını ne çok seviyorlar bu ülkede. "Devletin bekası" için dilekçe verme deseydin keşke. Hiiiiç "laflarımı çarpıtma" gibi bir köylü kurnazlığına girişme, ideoloji kavramına dair algın olmadığını da böylelikle öğrenmeyelim.
Bu ne bencillik! Artık bireycilik de değil bu, bencillik resmen. Ortaokul değil bu ülke. Öyle kimse kimseyi yaptığı "iyi, güzel, takdir-e şayan" davranışları için kınayıp ikaz edemez, etmemelidir de. Çocuk gibi bir de, "küfür yersin" demiş. Nerelere geldik! Sen bence bir eyleme falan git. Gitmemişsin belli. Git de, insanların nasıl tek tek hepimizi ilgilendiren arketiplerle bir bütün oluşturduğunu gör; o damarlarındaki kanın nasıl daha hızlı aktığını hisset. Öyle kırık gerdanla konuşur gibi, "ben kimseyle bir olmam, hakaretlere karşılık vermem" tavrın nasıl değişiyor görürsün.
Öte yandan Cellula, sonuna kadar, sonuna kadar destek veriyorum ve inan saygım sonsuz yaptığın şeye. Değişiklikleri ve eyleminin gidişatını, sonuçları bizimle paylaşırsan çok mutlu olurum. Adını bilmesem de, tanımasam da - ki dediğim gibi güzel yanı bu - teşekkürler sana ve senin gibi "macera"lara atılan arkadaşlara!!