Merhabalar.
Malum birçoğumuz çok yoğunuz, dolayısıyla buraya fazla yazamıyoruz. En azından benim için durum böyle.
Fakat aylardır birçok kişi helak oldu. Dolayısıyla duyduğum bazı şeyleri paylaşmayı borç görüyorum. Rica ediyorum kaynak istemeyin, yazılabilecek olsa zaten yazarım.
Senatolar toplanmaya başlamış. En azından bizim üniversitede bu böyle. Haberler kötü. Duyulanlar hiç hoş değil. Profesörlük, doçentlik kadroları gelen hocaların kadroları iptal edildi. Hocalar üzgün ve sinirli. Bu norm kadro sisteminin bir mantığa dayanmadığını düşünüyor birçok kişi.
Bölümün sahip olduğu anabilim dalı başına 3 kadrodan bahsediliyordu. 5 Anabilim dalı varsa 15 hoca. Bölümde halihazırda 20 hoca varsa, kalan 5'i ne olacak bilen yok. Fakat o 5 hocayı da kadronun eksik olduğu yerlere gönderseler şaşırmayız diyor birçok hoca. Bu arada bu norm kadro hesaplamalarında lisans öğrencileri dışında hiçbir şey dikkate alınmamış sanırım. Halbuki başka faktörlerin de değerlendirileceği aktarılıyordu.
Hal böyleyken en azından bir süre için akademide yer bulmak çok zor olacak gibi görünüyor. Birçok bölümde bırakın ihtiyacı, norm kadro fazlası çıkıyor bu sistemde. Hal böyleyken araştırma görevlisi kadroları da verilmez bu bölümlere deniyor. Gerçi araştırma görevlilerini kimsenin umursadığı yok o da ayrı bir konu. Yalnızca şu söyleniyor: Bu saatten sonra Dr. Öğr. Üyesi kadrosuna atanmak çok zor olacak.
Öğretim görevlisi kadroları ile ilgili bilgim yok. Konuşan da yok sanırım.
Yıllar önce bana biraz vizyoner olup KPSS'ye çalışmamam gerektiğini söyleyen hocalarım dahi şu anda KPSS'ye çalışıp B planı oluşturmamı öneriyorlar. Fakat biz bu yola girdik bir kere, hayaller kurduk. Dolayısıyla da çıkmak güç. Fakat yeni geleceklere şunu söyleyin. Mutlaka söyleyin. Şu anda akademimizde yer edinmek neredeyse imkansız ve yalnızca başarıya endeksli değil. Yani çalışan başarır düşüncesi bu konu için maalesef pek de geçerli değil.
Adil, emeklerin karşılık bulduğu bir hayat diliyorum. Saygılar.
insanlar en başından beri iyimser yaklaşıyordu konuya. en net bilgilerden birisi bu gönderide olmuş. tamamen MEB temelli, öğrenci sayısını merkeze alan, kısıtlamacı bir norm kadro geldi.
Ben bu konuyu dile getirirken provokasyonlukla suçlanmıştım
bu saatten sonra hala 4 bin kadro hayali kuranlar var...
arkadaşlar artık araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi alımlarına da sınır geldi. bu sınırlama yönetmelikle değil, oto kontrol sistemiyle oldu. artık rektörler ileride üniversitede öğretim üyesi yapmayı istediklerine öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi kadrosu verirler. çünkü artık öğretim üyeliği çok daha değerli hale geldi. önceden rektörler bir şekilde kadro fazlası alabiliyorlardı YÖK'ten. çünkü sabit ve herkes tarafından bilinen kadro sayıları yoktu. artık var.
not: benim amacım umutsuzluk aşılamak değil. olayı net bir şekilde tespit etmektir. çünkü burada çok umut tacirliği yapıldı aylarca;
- "bilgi aldım kesin haftaya yönetmelik çıkacak"
- "nasılsa 4 bin kişilik kadro var daha alım yapılacak"
- "bu yönetmelik MEB gibi öğrenci sayısına endeksli olmaz, burası üniversite"
- "kısıtlama olmaz, bu kadar ihtiyaç var"
- "yönetmelik çıktı, artık üniversiteler YÖK'ten onay beklemeden ilana çıkacaklar" vs vs vs vs