siz kadro arayanlar rahat olsunlar diyorsanız öyle olsun. benim dikkat çekmek istediğim konu: artık öğretim üyeliği daha değerli, hele 2/3 kuralından dolayı dr öğretim üyeliği çok çok zor. insanlar öğretim görevliliğinden doçentliğe başvurmak zorunda kalacaklar. bu durumda rektörler de öğretim görevlisi, araştırma görevlisi alırken ilerde öğretim üyesi yapacak mıyız bu arkadaşı, kısıtlı kadroyu bu kişiye mi versek diye düşüneceklerdir.
Araştırma Görevliliği norm kadro yönetmeliği ile doğrudan etkili olmayabilir, doğrudur. Fakat dolaylı yoldan etkili. Bu hususta onuronur hocama katılıyorum. Bunlar benim düşüncem değil, hocalarımla sohbetlerimde duyduklarım. Verilecek araştırma görevlisi kadro sayısını, yahut kaç bin kadronun yanıp yanmayacağını bilmiyorum. Fakat şu bir gerçek ki, türlü değişikliklere rağmen araştırma görevlisi kadroları hala
öğretim üyesi yetiştirme programı olarak görülüyor. Böyle görenler, birçoğumuzu yıpratan bu değişiklikleri yapanlar hem de. Dolayısıyla halihazırda norm kadro fazlası olan bir bölüme araştırma görevlisi kadrosu verilmesinin pek mümkün olmadığı söyleniyor. Üst makamlardan
"Bölümünüzde zaten fazlasıyla öğr. üyesi var, yenisini alıp yetiştirmeye, dolayısıyla da yeni araştırma görevlisine ihtiyacınız yok." minvalinde tepkiler geldiği söylenmekte. Hatta bu durumun, norm kadro tartışmaları çıkmadan önceki araştırma görevlisi kadroları dağıtılırken de gündeme geldiği söyleniyor.
Daha açık yazmama gerek var mı bilmiyorum. Özetle, norm kadro düzenlemesi ile birlikte araştırma görevlisi kadrolarının da azalacağı düşüncesi buradan geliyor.
Bu arada, söylenene göre üniversitelerin asgari norm kadro sayılarını belirlemelerinde rektörlerin de rolü büyükmüş. Kimi rektörlerin etliye sütlüye karışmama eğiliminde oldukları ve yönetmeliği de pek bilmediklerinden dolayı, asgari şartlara göre hareket etmekte oldukları söyleniyor. Dolayısıyla, rektörün tutumu, çevresi ve gücü de kadrolarla ilgili detayları belirleyecektir diye düşünüyorum.