Cumhurbaşkanının "Bu Yrd. Doç.'ligi kaldıralım. İnsanları neden bekletiyoruz ki? Doktorasını bitiren direkt Doçentliğine hazırlanmaya başlasın." minvalindeki ilk açıklamasının ardından, zannederim, akademik camiadan ve Maliye'den uyarı aldı. Bu nedenle de iş "Dr. Öğr. Üyesi" garabetine döndü.
Ben bu ilk açıklamalar nedeniyle, zannetmiştim ki doktorasını bitiren bütün Ar. Gör.'ler, Öğr. Gör.'ler, Okutmanlar başka herhangi bir sınav vs olmadan, kendiliklerinden bir anlamda Yrd. Doç. olacaklar. Yeni unvan da ne bileyim sadece "Dr." olur diyordum. "Dr.-Doç. Dr.- Prof. Dr." gibi.
Cumhurbaşkanının bu açıklamasının sebebinin de kendisine ve partiye sık sık "kadro vermeyen Rektör" gibi şikayetler gelmesi ya da kadro talep edenler olduğunu düşünüyor; siyasilerin bu işlerle uğraşmak zorunda kalmaması ve kadro alamayanlar nedeniyle bir memnuniyetsizlik oluşmamasını sağlamaya çalışıyor diyordum.
Bunlar olur biterken doktora tezimin savunma tarihi yaklaşıyordu. 40'lı yaşlardayım. 4 yıllık bölümde Öğretim Görevlisi Doktor'um. Bir Dr.Öğr.Üyesi ile yaptığım iş anlamında hiçbir fark yok. Tek fark, Rektör'ün "Sen Dr. Öğr. Üyesi ol!" demesi. Ben de bu yaştan sonra kimseye ağız eğmeden, beklemeden Yrd. Doç. olacağım diye o kadar umutluydum ki.
Sonrası malum.
Diyeceksiniz ki "Sen Doçentliğine hazırlan, kafana takma!" Ama o iş öyle olmuyor. Birincisi muallakta kalan bir iş. Belirsizlik. Beklenti... İkincisi ise yukarıda dediğim gibi bir Dr.Öğr.Üyesi ile tamamen aynı durumdayız ama onlarla benim aramdaki maaş farkı neredeyse 2.000 lirayı buluyor. (Kuruluş geliştirme olan bir üniversitedeyim.)
Daha Ar. Gör.'lerin bizden daha fazla maaş aldığını, bizim 25 saat derse girip ek dersle ancak onların maaşına eriştiğimizi falan söylemiyorum bile. Ki o ek ders de o kadar düzensiz yatıyor ki. ("Para için bu mesleği yapıyorsan..." gibi, gençlerin tabiriyle "duyar kasan" olabilir, şunu soyleyeyim: Mesele hem tam olarak para değil, hem de para evet. Tam olarak para degil; çünkü o kadar derse girip en düşük maaşı almak çok tuhaf geliyor insana. Bölümün hamallığını yapıyorsun gibi.anlatması zor. Hem de para evet. Çünkü para güzel bir şey arkadaşlar. Şaka bir tarafa da borç icindeyim arkadaşlar. Kadro işi olsa elim çok rahatlayacak.)
Velhasıl kelam: Nerdeen nereye? Sürekli memurlar.net'e, dbp.gov.tr'ye bakıyorum üniversitem ilana çıktı mı diye. Kimseye utancımdan bir şey soramıyorum.
Kusura bakmayın içimi dökmek istedim. Lütfen Ar. Gör.'ler ve Dr.Öğr.Uyesi arkadaşlar kişisel almasınlar. Bizim durumumuz tam olarak böyle ama ben kimseyi kişisel olarak suçlamıyorum.
Ben bu ilk açıklamalar nedeniyle, zannetmiştim ki doktorasını bitiren bütün Ar. Gör.'ler, Öğr. Gör.'ler, Okutmanlar başka herhangi bir sınav vs olmadan, kendiliklerinden bir anlamda Yrd. Doç. olacaklar. Yeni unvan da ne bileyim sadece "Dr." olur diyordum. "Dr.-Doç. Dr.- Prof. Dr." gibi.
Cumhurbaşkanının bu açıklamasının sebebinin de kendisine ve partiye sık sık "kadro vermeyen Rektör" gibi şikayetler gelmesi ya da kadro talep edenler olduğunu düşünüyor; siyasilerin bu işlerle uğraşmak zorunda kalmaması ve kadro alamayanlar nedeniyle bir memnuniyetsizlik oluşmamasını sağlamaya çalışıyor diyordum.
Bunlar olur biterken doktora tezimin savunma tarihi yaklaşıyordu. 40'lı yaşlardayım. 4 yıllık bölümde Öğretim Görevlisi Doktor'um. Bir Dr.Öğr.Üyesi ile yaptığım iş anlamında hiçbir fark yok. Tek fark, Rektör'ün "Sen Dr. Öğr. Üyesi ol!" demesi. Ben de bu yaştan sonra kimseye ağız eğmeden, beklemeden Yrd. Doç. olacağım diye o kadar umutluydum ki.
Sonrası malum.
Diyeceksiniz ki "Sen Doçentliğine hazırlan, kafana takma!" Ama o iş öyle olmuyor. Birincisi muallakta kalan bir iş. Belirsizlik. Beklenti... İkincisi ise yukarıda dediğim gibi bir Dr.Öğr.Üyesi ile tamamen aynı durumdayız ama onlarla benim aramdaki maaş farkı neredeyse 2.000 lirayı buluyor. (Kuruluş geliştirme olan bir üniversitedeyim.)
Daha Ar. Gör.'lerin bizden daha fazla maaş aldığını, bizim 25 saat derse girip ek dersle ancak onların maaşına eriştiğimizi falan söylemiyorum bile. Ki o ek ders de o kadar düzensiz yatıyor ki. ("Para için bu mesleği yapıyorsan..." gibi, gençlerin tabiriyle "duyar kasan" olabilir, şunu soyleyeyim: Mesele hem tam olarak para değil, hem de para evet. Tam olarak para degil; çünkü o kadar derse girip en düşük maaşı almak çok tuhaf geliyor insana. Bölümün hamallığını yapıyorsun gibi.anlatması zor. Hem de para evet. Çünkü para güzel bir şey arkadaşlar. Şaka bir tarafa da borç icindeyim arkadaşlar. Kadro işi olsa elim çok rahatlayacak.)
Velhasıl kelam: Nerdeen nereye? Sürekli memurlar.net'e, dbp.gov.tr'ye bakıyorum üniversitem ilana çıktı mı diye. Kimseye utancımdan bir şey soramıyorum.
Kusura bakmayın içimi dökmek istedim. Lütfen Ar. Gör.'ler ve Dr.Öğr.Uyesi arkadaşlar kişisel almasınlar. Bizim durumumuz tam olarak böyle ama ben kimseyi kişisel olarak suçlamıyorum.
Son düzenleme: